30 Aralık 2009 Çarşamba

Es-Espana Cani!..



Meraba arkadaslar. Bundan sonra ben de yazılarımla aranızdayım. İlk yazımda bu videoyu paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz. Bütün tribünlerimizin böyle güzelliklerle dolması dileğiyle...

18 Aralık 2009 Cuma

Taraftara Beste!..


Bu kez yerler değişti.. Besteyi söyleyenler sahada, uğruna beste yazılanlar tribündeydi..



Nerde görülür ki bu taraftar.
Herkesin gözü üzerinde.
Hiç durmadan alkışlar susmazlar‚
Yeriniz kalbimizde.

Biz neler yaşadık hep beraber.
Yenilgiler‚ galibiyetler.
Güzel günler çok yakında bekler.
Söz veriyor melekler...

12 Aralık 2009 Cumartesi

Yalnız Kovboy!..


Armasının peşinde bir adam..Bütün deplasmanlarda tribünde.. Hepsinde tek başına..

Kenan, İstanbulspor taraftarı.. Gönlünde yalnızca İstanbulspor sevdası var.. "3 büyüklerden birini tutmuyor mu?" diye şaşırmayın.. Onun için tek büyük İstanbul boğaları.. Koca şehir İstanbul' un tribününü kovalayan tek adam..

Bayrakları, pankartları yüklüyor çantasına, düşüyor yollara.. Pankart asarken polisten yardım alıyor, çünkü bir köşesinden tutacak arkadaşı yok tribünde.. Gol sevincinde sarılabileceği kimse de yok yanında..

Çoğunun makara, eğlence için deplasman yaptığı dönemde, sadece arma sevdasından yapıyor deplasmanı.. Zaten makara yapabilecek biri de olmuyor ki çevresinde..

Bu adama karşı sadece iki kelime söylenir.. "Helal Olsun!.."

10 Aralık 2009 Perşembe

Tuvalet Molası..

Stuttgart - Unirea Urziceni maçı..

Lehmann daha fazla tutamamış kendini, tuvalet molası verip reklam panolarının arkasına geçmiş..

Heykeli Dikilecek Adam!..


Biz "İvesa' dan forvet olur mu?" diye tartışırken, Standart Liege kalecisi Sinan Bolat forvetleri kıskandıracak bir gol attı..

Önce asıl görevini yaptı, kalesinde devleşti.. Sonra forvetlerin yapamadığını yaptı, takımını Avrupa Ligi' ne götüren golü 90+5' te attı.. Golden sonra öyle bir koşuşu var ki, biraz daha zorlasa ışık hızına ulaşıp, zamanda yolculuk yapabilecekti..

Muhtemelen bu golden sonra Stade Maurice Dufrasne önlerine dikerler heykelini..

Maçı Ertem Şener anlatsa öperdi her yerinden.. Belçikalı spiker neresinden öpüyor, onu anlamak için bana tercüman lazım..

8 Aralık 2009 Salı

Coritiba Kümeye!..


Alex de Souza' nın eski takımı Coritiba, 100. yılını yaşarken küme düştü.. Ardından taraftarları sahaya indi, polisle çatıştı..

Küme düşmenin acısı başkadır elbet.. Hem de futbolu yaşayan bir ülke olan Brezilya' da..

Fikstür güzel denk gelmiş, düşme tehlikesi olan iki takım son hafta birbirleriyle oynuyorlar.. 11 haftadır kaybetmeyen Fluminense' ye ligde kalmak için beraberlik yetiyor.. Coritiba evinde kazanmak zorunda.. Tribünler tıklım tıklım..

Ev sahibi ve polisler için kötü biten bir gece olmuş..

Maçtan birkaç fotoğraf..

4 Aralık 2009 Cuma

Dünya Kupası Kuraları!..


Milli takımımızı izleyemeyeceğimiz Afrika 2010' un kuraları çekildi.. Gruplar şöyle;

A Grubu: Güney Afrika, Meksika, Uruguay, Fransa..
B Grubu: Arjantin, Nijerya, Güney Kore, Yunanistan..
C Grubu: İngiltere, Amerika, Cezayir, Slovenya..
D Grubu: Almanya, Avustralya, Sırbistan, Gana..
E Grubu: Hollanda, Danimarka, Japonya, Kamerun..
F Grubu: İtalya, Paraguay, Yeni Zelanda, Slovakya..
G Grubu: Brezilya, Kuzey Kore, Fildişi, Portekiz..
H Grubu: İspanya, İsviçre, Honduras, Şili..

Kuralar sonrası klasikleşen ölüm grubu belirleme olayında, bu kez pek zorlanmadı insanlar.. Kuzey Kore' nin averaj takımı olacağının düşünüldüğü G Grubunda Brezilya, Fildişi ve Portekiz kapışacaklar..

1 Aralık 2009 Salı

Endüstriyelleştiremediklerimizden misiniz?


Tarih: 28.11.2009
Yer: Şükrü Saraçoğlu Stadı

Ne yenilgi, ne Volkan' ın hatası, ne de ruhsuz oyundu konuşulması gereken.. Tribünde öyle iki pankart vardı ki..

"95 bin fenercell' li yanınızda", "170.000 fenerbahçe kart ile buradayız"

O gün yüreğini Kadıköy' e gönderen milyonlarca Fenerbahçeliyi 265 bine indirgemek saygısızlıktır..

Maçtan sonra gözyaşı döken çocukların çoğunun ne fenercell' i var, ne fenerbahçe kartı.. "Parası olmayan fenerbahçe taraftarı değildir." mantığıyla yönetiliyor artık bu takım.. Gerçi 12 yaşındaki çocuğun üzerindeki forma orijinal değil diye imza vermeyen, kalp kıran bir başkan var bu kulübün başında..

Tribünler taraftarındır.. Seyircisiz maçta orda olması gerken "taraftarı müşteri gibi görüyoruz, hesabını tutuyoruz." mantığıyla asılan pankartlar değil, futbolcuları motive edecek türde pankartlar olmalıydı..

Her gün daha da endüstriyelleşen bir futbol çıkıyor karşımıza.. Karşısında durması gereken tribünler sindiriliyor, sindirilmeye çalışılıyor..

Bu mesele takım meselesi değil.. Bu bir taraftarlık meselesi.. Taraftarların bir olmasını gerektiren bir mesele..

Sarı öküz' ün hikayesindeki* sarı öküz tribünlerdir.. Tribünler kaybedilirse, işte o zaman geri dönüş yok..

*Sarı Öküzün Hikayesi

Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış.
Ama civardaki aslanlar bir türlü rahat bırakmazlarmış onları.
Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye.
Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki,
Bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları.
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı.
"Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor" demiş aslanlardan birisi.
"Nereye gideriz" diye düşünürlerken.
"Bir dakika" diye bir ses duymuşlar
Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan.
"Hayır" demiş, "Hiçbir yere gitmiyoruz.
Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi."
Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına.
Topal aslan "Saygıdeğer öküz efendiler" diye başlamış lafa:
"Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik. Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden. Verin onu bize, siz de kurtulun biz de barış içinde yaşayalım!.."
Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş.
Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife.
Bir tek yaşlı benekli öküz "Olmaz" demiş ama kimseye dinletememiş sözünü.
Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara.
Bütün sürünün selameti için bir öküz.
Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış.
Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra.
"Acıktık" demişler
Topal aslan boz öküzün yanına giderek "Selam" diye girmiş söze:
"Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Ama büyük bir problemimiz var!.."
"Nedir?" demiş boz öküz…
"Şu sizin uzun kuyruklu öküz" demiş topal aslan ve devam etmiş:
"Gelin verin onu bize bu mevzuyu burada kapatalım. Eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün."
Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla.
Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan.
Hepsi de "Verelim gitsin" demişler.
Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar.
Her geçen gün aslanlar daha da güçlenmişler.
Öküzlerse her geçen gün daha da zayıflamışlar
Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış.
Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış.
"Verin bize şu öküzü sonra karışmayız" derlermiş sadece.
Zavallı öküzlerin "Hayır" diyebilecek güçleri kalmamış.
Boz öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış en sona.
"Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu savaşı aslanlara karşı, oysa ne kadarda güçlüydük?" diye sormuş biri boz öküze.
"Biz" demiş boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek,
"Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı!.."